Acının Omuzlanışı, İsmet Özel
Kadını bir gürültüye sapladılar. Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar bombalar, bö sesleri,…
epilog: İsmet Özel’in epilog’da yayımlanmış eserleri. Acının Omuzlanışı, Akdeniz’in Ufka Doğru Mora Çalan Mavisi, Akla Karşı Tezler, Amentü, Aynı Adam, Bakır Tenli Yapraklar, Bir Devrimcinin Armonikası, Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar, Çağdaş Bir Ürperti, Esenlik Bildirisi, Naat, Münacaat, Waterloo’da Bir Dişi Kedi, Kaçmak İsterken Vuruldu, Kanla Kirlenmiş Evrak, Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak, Karoon, Kötü Şiirler, Mataramda Tuzlu Su, Of Not Being A Jew, Partizan, Sabah Ayartması, Sevgilime Bir Kefen, Tahrik, Üç Firenk Havası, MEFHUM.ORG, Yağmurun Kapıları Karanlık, Yıkılma Sakın, Yıldızların Uzaklığına Övgü.
Kadını bir gürültüye sapladılar. Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar bombalar, bö sesleri,…
Yaz günleri beni hatırlamıyor. Salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin geniş uykulardayım, muazzam uykularda yılların zulmünden…
1. Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim düşünün: sabah çok yakın oysa ışıltı yok ortalıkta nerdeyse gece bitmiş ama…
Cinlerin Hüsnü Yusuf’u kaçırmaları Elbet el altından bir desiseydi Bir insanı Yusuf’u yabancısı olduğu bir ufka taşıdılar. Yine de cinlerin…
İnsan eşref-i mahlûkattır, derdi babam bu sözün sözler içinde bir yeri vardı ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman…
Tarihsiz* Ataol Kardeşim, Gece taaruzundan dönüyorduk. İçinde bulunduğumuz REO hızla alaya doğru ilerliyordu. Yol bitmek bilmiyordu. Yirmi kadar adam, soğuğun…
Tozludur saçlarım, saçlarımdan devrilmiş sarayların dumanları savrulur yüzüm yanıktır yüreğime bir karanfil sokuludur ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı benim…
And içtik ve kızarmış patates yedik Bahsi kapattık vakt erişti gurub etti güneş Aklıma çoraplarımı çıkarırken asra bazı şeylerin Neyin…
Bak, ölüm güzü kıskanıyor şimdi ıssızdır onun sevimli kedisi ve herkes onun el değmedik yerleri olduğunu sanıyor, uzayor defterine uğrayan…
Donyağından yapılmış sabunların ürkütüp sindirdiği gözlerim vardı -ağır- ağır yani çoraplı ve sürgün doğmanın taşınmaz kıldığı. Ben şenlikçisiydim pıhtı kanın…
Bütün sevişenlerin zor dakikaları vardır Hepsinin o zamanlarda benzeşir davranışları Hüsnü Yusuf Aldı Şivekârını karşısına Ellerini tuttu Ayırmadan gözlerinden gözlerini…
Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben çağdaş serüvenler adına bütün…
Binlerce, binlerce çocuk koşarak dokumuş benim kumaşımı hançeremde bu şehrin o geçimsiz mushafı vardım dayandım parmaklığına o büyük hesapların. Hazırım…
Ey sökülmüş cep! ey ıslak yorgan! Ey bulduğu her bahaneyle çıngar çıkaran! Yardım et! Yardım et! Bana ilah mahvedecek bir…
Anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin geçiyordum hüznün arkalarından döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri ve geceyi korkutarak durduran tasarımlar. Geçtim…
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken…
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka sonuçları bir bir gözden geçiriyorum pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can madenlerin buharından elde edilen büyü…
Uç benim boynumun soytarısı kirle her cemreyi bana doğru olan unuttum güçbela soluyan perdeleri dudaklarımı ısırdıkça kabaran akşam unuttum onu…
Hayatsız kalmıştım. Birden Dürin Chopin’in yedi numaralı valsiyle balkonda belirdi cildi çürüyen İstanbul’un üstünden korkulu göz sonbahar üssüne çöktü. Süsünden…
Oradaydık hepimiz, müheyyâ bekliyorduk salaştı mukadderat, bozulmuş bir nişandı gebe rüzgâr, ihanete uğramış deniz, kerrat cetveli dünyaya sokunmuştuk, dünya hamdı…
Şivekâr buldu Kendi arayışında bir karşılık bulunduğunu. Ya Yusuf? Peki, Hüsnü Yusuf bulunmak istiyor muydu? Harikulade bir bahçede Cinlerin arasında…
Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa o şehirden öcalmanın…
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların onu yaralar kıpırdatıyor ve o sertelmektedir yaralardan kasıklarına boşalmaktadır…
Günlerimize o ilkel sesleri karışır ya gemileri annelerinden çok seven çocukların bir adam gelir ya devinen bir sancıdır artık gelir…
Hırlıyım, böylece büyüyor baldırlarım ve boynumun öpülen yeri iri bir kuş kendini ağartıyor koltukaltlarımda geceyi hor görüyorum, böylece gecenin bütün…
Külden bir ağzım vardı mermilerden önce çanların saçlarıma değdiği yerde ulurdu Mori, bakırcı çarşısı, incitepe ağzımın üniformasına sokulurdu. Bir çocuğun…
Ağzının bir kıvrımından cesaret bularak ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar kalmışsa birkaç ısrar ölümle…
Tohumu, Anasının rahmine Bir ilkbahar gecesi düşmüş. Baharmış. Dışarda rüzgar. Dışarda dallarda, bulutlarda Toprakta delimsirek çırpınışlar. Bir yanda hışır hışır…
Ağır ceza reisi duruşmaya girerken safir bir göz yapışıyor kırmızı yakasına kırmızı yakaları var yargıç cübbelerinin Fransız ihtilâlinden kalma. Burslu…
Var mıdır nalçaları sevincin gün tene değince kanatları uzar mı derin bir secde gibi rüzgâra aşılanmak dostları düşünmenin çarpıntısından mı…
sayfa sonuna git Ömrünüzü şiire verdiniz. Nasıl başladı bu macera? Şiirde karar kılmam, lise son sınıfa rastlar. Ben liseyi bitiremeden…
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar…
Serin karanlığıma bir çingene düşerdi gökyüzünde birikirdi hazineleri kışın dağların dağlarda birikirdi gölgeleri ürkütülmüş gölgeler kapımda çoğaldıkça yüreğime o tedirgin…
Gök gürledi Canı sarsılmadı şimşek çakışından Ve yağışlar dilinden döküleni epritemedi Sert esen poyrazın dayattığı siliklik Ağustos sıcağı gerekçesiyle pelteleşme…
Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın baktım gözlerine sıçramış halkın gözleri incesin bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında…
Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde ey kanıma çakıllar karıştıran isyan saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre insan varlığımızdan…
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. Aşklarım, inançlarım işgal altındadır tabutumun üstünde zar atıyorlar cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır toprağa sokulduğum zaman…
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır. Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu. Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım ölüm…
Ne gümüş bir çocukluk ölümün mavi cinleri uykusunda bıraktığı saçlarındaki yangın o balçıkla beslenen saçlarındaki yangın ona doğru uzanınca akşamın…
“Kış geldi” kar yağdı, Her yere soğuk saldı. İki taraf olsak, Kar topu oynasak. Yaz gitti, güz gitti, Yine geldi…
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi…
1. Senin çağıltın evlâdım sen denizi düşününce uğuldayan sokaklar açık renk bir elbiseye yakışan alnın sabah şehre henüz kamyonlar girerken…
Kuş damdan düşünce sarışın bir yürüyüşüdür artık ölümün bir yağmurdur açılan kuraklığa bir yağmurdur kulübesi nisandan ve onun ayaklarına dolanan…
West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin! Uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Beyazların yöresinde nasibim kalmadı yerlilerin topraklarına karşı suç işledim…
Ağlamadan dillerim dolaşmadan yumruğum çözülmeden gecenin karşısında şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum. Şehre neden…
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir…
1. Bütün renklerimi siliyor dışardaki yağmur derin bir bıçak izi olduğum için artık beyaz bir yumruk gibi kaldım diye hayatın…
Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar Falları grafiklerde bakılanlar siz de işitin.. Külden martı doğuran odalıklar Ve kahyalar Kara pıhtılarıyla…
Bendim benim gölgelerimdi yaklaşan dağlara ayaklarını satan ve bakır kazanlardan taşarken roma yorgun bir karanlığa ileten kendini o acı çığlıkları…
İniyorum kulelerinden katil iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte…
Bulutları kovan hırçınım benim, büyücüm doğrudur gebe kaldığım coşkun bir akarsudan bir bıçak alnıma çizer o homurtuyu ağırdan altın haykırışlarla…
İsa Golgota’ya çıkarken tökezlemeden önce Önü sıra sendeleyip ayağı burkulan bendim Yâr idim dulda saydı beni açmak isteyen gonca Dert…
Gırtlağımda bir harf büyüyor buna dayanacağım dişlerim kamaşıyor yıldızlardan buna da. Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir. Artık yırtarak açtığımız zarflarda…
Köleler gördüm, karavaşlar hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan saçları taranılmaktan usanmışlar sinemalara saklanıyorlar kışın…
Bağrı çok savruk da olsa sabah günün en çıplak vaktidir günün en çıplak kuşları gezinir orda ve ilkin loş bir…
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı sahici bir şeysen eğer söyle…
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız yaprakla yağmurun aşkı meselâ kim olsa serpilen coşturuyor bizi imreniyoruz başkalarının mahvına. Yağmur mahvoluyor çarparak kendini…
Senin karanlığına kanat vuran yarasalar başka bir göğe germişler kendilerini yürekli savaşçılar olmuşlar gemilerini yakmışlar ve silâhlarını bilerken kanlarına yansımış…
Yüzüme bak ve yüzümü hırpala yüzümü değiştir, dağlı bir anlatım bırak sen her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat yaban, diri…
Alçak sesle uçuyor üzerimden saçları kına yakılmış bir kadının mihrâbı bu gövermiş güz günleri çıldırtır çileden ve kitaplardan çıkartır insanı…
Dudaklarından kalkarken boynun kurcalar beni bir yanımı kara çıbanlara saldılar, ıslak bir yanım hiç aymamıştır, gümeçlerde saklıdır ondan ki nefret…
Eskiler iz sürerdi. Biz muttasıl arıyoruz yeni insanlar. Arıyoruz âlemin iç yüzünden zihnimize Yansıyan bir tasarımla gerçeği. Şivekâr bizden biri…
İyi bir sonuç iyi bir başlangıcın ürünü müdür? Kendimize hayvanlar dünyasını örnek alırsak iyi bir sonuç elde etmek için iyi…
Bırakın ince kavak seslerini şehrin içinde paralar yaşlı kızların koynunda yatarken bırakın köprülerin üstüne yağmur ve basma perdelerden lânet bize….
Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra boyuna ateşler söndü dağlarda bir yıldız boyuna söndü durdu…
1. Capriccio Ölüm Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl…
O silik aynalarda şaşırdığım pis yüzüm daha çok insanlara benzeyen ve onlara hırçın çalgılar ansıtan yüzüm. Uykularım upuzun bir geçmişi…
Gençkızlıkla yarışan güvercin kanatları denize uygun adımlarla ilerler artık. Deniz aynı denizdir göz açtırmaz taylara, aynı denizdir lekeleri silinmez. Artık…
Sabah şairin üstüne saldırıyor yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi onun kalbi topraktan sıyrılıyor aşk dahi sıyrılıyor topraktan gözlerini tanıyorsunuz:…
Ben halka bakınca gümüş tırnaklı kısraklar sırça kirpikli gelinler huylanır. Ben halka bakınca terlenirim yaslanırım tarlaların gölgesine, tozuna kirlenir gülkurusu…
Dünyaya gelmek, bir saldırıya uğramaktır. Doğan bebek, havanın ciğerlerine olan saldırısının verdiği acıyla haykırır. Soğuk saldırır bize, sıcak saldırır. Açlığın,…
Sızıyı gideren su. Suyun sızladığını kimseler bilmez. Yedinci Bap: Suyun Sızladığıdır, İsmet Özel – Şiir Kaynak: Bir Yusuf Masalı, İsmet…
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin,…
Kargaşa. Anılacak günlerim olmadı mı benim? Ayaklarımın korkusuzca çiçeklendiği, silâhıma yapışıp sabahın serinliğini beklediğim, kuzey gemileriyle sağır olduğum günler, sepet…
Ölüler beni serinliğe yakıştıramaz çünkü hiç kimse çıkmaz istemez bu mevsimden dışarı çünkü bitkinliklerini günden saklar ekinler ekinler çocukların rahat…