950’den Notlar, Vedat Türkali
Yüce dağ başları dumanlı dumanlı Irmaklar yorgun ağır İnsanlar yapayalnız Nedir üstümüzdeki bu karanlık bulut Irgatın akşamlara kadar düşündüğü nedir…
Yüce dağ başları dumanlı dumanlı Irmaklar yorgun ağır İnsanlar yapayalnız Nedir üstümüzdeki bu karanlık bulut Irgatın akşamlara kadar düşündüğü nedir…
Sweet dreams, form a shade O’er my lovely infant’s head; Sweet dreams of pleasant streams By happy, silent, moony beams….
Take this kiss upon the brow! And, in parting from you now, Thus much let me avow– You are not…
Bir Süleyman gördüm hiçbir yanı kımıldamıyor Oturmuş bir iskemleye Pek de oturmuşluğu yok iskemle ayaksız O nasıl şey, bu adam…
Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim…
Acı çekmek özgürlükse Özgürdük ikimiz de O, yuvasız çalıkuşu Bense kafeste kanarya O, dolaşmış daldan dala Savurmuş yüreğini Ben bölmüşüm…
Kadını bir gürültüye sapladılar. Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar bombalar, bö sesleri,…
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum Dikey ve yatay mutsuzluktan Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun sevgim acıyor Biz giz dolu bir şey yaşadık Onlar…
Yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim öpüşün kadar sıcak ve tatlı özgürlük türküleri de söylenir bu dudaklarla sevda türküleri de…
çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse sen aklı başında kalabilirsen eğer herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır…
At regina gravi iamdudum saucia cura volnus alit venis, et caeco carpitur igni. Multa viri virtus animo, multusque recursat gentis…
Afyon garındaki küçük kızı anımsa, hani, Trene binerken pabuçlarını çıkarmıştı; Varto depremini düşün, yardım olarak Batı’dan Gönderilmiş bir kutu süttozunu…
Ağlayı ağlayı düştüm yollara Karışayım bozbulanık sellere Adı sanı bilinmedik illere Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz Ahım kaldı şu gelinin ahdinde…
alper’den 700 lira borç aldım bugün israil devleti gömülsün diye karanlıklara! çünkü eğer borcu varsa bir mazlumun başka bir mazluma…
Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç Ağaçlar bükmesinler n’olursun boyunlarını Neden akşam oluyorum tren kalkınca Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince Mendiller sallanınca…
halikarnas balıkçısı’na I Öyle bir alaşımdır ki seninle deniz Bir açık deniz Bakınca hiçbir şey göremediğin Gözlerini duyduğun yalnız Sözlerin…
Yaz günleri beni hatırlamıyor. Salgılı bir hayvanla bitişiyorum yaz yaklaşınca yayılıyorum ortasına sevgili tüylerimin geniş uykulardayım, muazzam uykularda yılların zulmünden…
1. Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim düşünün: sabah çok yakın oysa ışıltı yok ortalıkta nerdeyse gece bitmiş ama…
bu eser epilog‘dan kaldırılmış. neden? Al Sevgilim Anne Ol Bununla, Ah Muhsin Ünlü – Şiir Kaynak: Gidiyorum Bu, Ah Muhsin Ünlü, Sel…
Cinlerin Hüsnü Yusuf’u kaçırmaları Elbet el altından bir desiseydi Bir insanı Yusuf’u yabancısı olduğu bir ufka taşıdılar. Yine de cinlerin…
İnsan eşref-i mahlûkattır, derdi babam bu sözün sözler içinde bir yeri vardı ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman…
I Elleri el gibi kocaman Beyazda bir nokta gibi kocaman Kocaman boşluğun küçülttüğü her şey gibi Biriyle kendini artırıyor durmadan…
an gelir paldır küldür yıkılır bulutlar gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet …
Beşikler vermişim Nuh’a, Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun? Utanırım, Utanırım fıkaralıktan, Ele, güne karşı…
Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil bu anılacak şey değil Apansız geliyor aklıma Nerdeyse gün doğacaktı Herkes…
It was many and many a year ago, In a kingdom by the sea, That a…
Senelerce, senelerce evveldi; Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz İsmi Annabel Lee; Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten Sevmekden başka…
Bu yaşam her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir. Kimi soba karşısında çekmek ister acısını, kimi pencere yanında iyileşeceğine…
Sevgilim sevgilim kuzey sanrısı gibidir geceyi beşe filan böler sonra ayılar hüzünden ölmez sevgilim sevgilim açlıktan ölür onlar işte bundan…
I Biz bu kentlere sığdık da, bu kentler bize sığmadı Asiya! Ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında; arttıkça yalnız, sustukça…
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah…
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı Ayın yıldızların çağlayarak Berrak şelaler yaparak Coşku içinde aktığı Bir yerlerdeydi. Hani…
Monna Rosa, siyah güller, ak güller. Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak. Kanadı kırık kuş merhamet ister. Ah, senin yüzünden kana batacak….
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak… Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan…
Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; İşte yakalandık, kelepçelendik! Çıktınız umulmaz anda karşıma, Başımın tokmağı indi başıma. Suratımda her suç bir…
Tozludur saçlarım, saçlarımdan devrilmiş sarayların dumanları savrulur yüzüm yanıktır yüreğime bir karanfil sokuludur ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı benim…
Ben kibriti çaktığım zaman Her şey kırmızıydı yüzün olarak Ben kibriti çaktığım zaman Çünkü her yüz bir memlekettir Ben sigaramı…
Yitip gittim bir vakit öldüm yitirmişlikten yitirilmiş çocuktum çağrılmaz yemişlikten incir de vardı orda kiraz ağacı ve dut pişman bir…
“Bir kerre de azmettin mi, artık Allah’a dayan…” (Kur’an, Âl-i İmrân, 159) — “Allâh’a dayanmak mı? Asırlarca dayandık! Düştükse bu…
Bak, ölüm güzü kıskanıyor şimdi ıssızdır onun sevimli kedisi ve herkes onun el değmedik yerleri olduğunu sanıyor, uzayor defterine uğrayan…
Gelir bir dalgın cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lâmbayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım….
Donyağından yapılmış sabunların ürkütüp sindirdiği gözlerim vardı -ağır- ağır yani çoraplı ve sürgün doğmanın taşınmaz kıldığı. Ben şenlikçisiydim pıhtı kanın…
Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim, Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım: Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;…
Asrımızın zarif düşünceli gençlerinden biri Kederli elini Temiz alnına koyarken fikretmek için Çocukların susması Kuşların ve kedilerin uzaklaşması Haritaların üzerine…
Bu ümitsiz ve biçare Şahitleri ömrümüzün Bu aynanın sularında Kaç kere yıkandı yüzün. Bu lamba ve hülyamıza Yabancı binlerce uyku;…
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, Işık ışık, dalga dalga bayrağım! Senin destanını…
Soracaksınız: Leylaklar nerede hani? Gelincik yapraklı metafizik nerede? Sözcüklerine incecik delikler açıp onları saçan yağmur nerede? Kuşlar nerede hani? Her…
I Bekle beni küçüğüm umudu karartmadan sevinci yitirmeden bekle döneceğim bir gün elbet bekle beni Bahar geldiğinde kırlara çıkacaksın dizboyu…
Yalnız hayallerle beslenen bir arkadaşlık ne kadar kısa sürüyordu. Günlük meselelerin çözülmesinde bir hayalin ne faydası olabilirdi? Zavallı bir ruh,…
Bir akşam-üstü pencerenden bakıyordun Ağır ağır, yollara inen karanlığa. Bana benzeyen biri geçti evinin önünden. Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya……
I Gördün mü hiç suyun yansımasını tuzda Gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi Büyük bahçelerin küçük içinde Saksılardan birinde Gördüm…
a Dehşetli üşüyor ansızın gözbebeklerinden alaturka kurtulmuş yoksa saçları bütün saçları dünyaya akıyor aksarayda ve üç kulaç derinde beklemek daha…
Besbelli ölümüm sabahleyindir İlk ışık korkuyla girerken camdan, Uzan, başucumda perdeyi indir, Mum olduğu gibi kalsın akşamdan. Sonra koş terlikle…
Bütün sevişenlerin zor dakikaları vardır Hepsinin o zamanlarda benzeşir davranışları Hüsnü Yusuf Aldı Şivekârını karşısına Ellerini tuttu Ayırmadan gözlerinden gözlerini…
Ayakbileklerimden bir de tutup sözüm ona Ellerimle de duyarak basıyorum toprağa Deli deprenişlerin köpüğüyüm yoksa Ne hah yerleşip oturdum Ne…
Korku dağlarının yürekçisi, Ölüm denizlerinin kürekçisi; Öyle suskun oturuyor şişesinin başında, İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi, Onu kırmış olmalı yaşamında…
Gecenin dürüstlüğünden herkes kuşkulanır korkulur o kuş yüklü iniltilerden ve mor ağzını gecenin kumuna batıran ben çağdaş serüvenler adına bütün…
Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya… Erkek…
Binlerce, binlerce çocuk koşarak dokumuş benim kumaşımı hançeremde bu şehrin o geçimsiz mushafı vardım dayandım parmaklığına o büyük hesapların. Hazırım…
Güleceğim tutuyor. Kızağımı kırdım çünkü. Kırıldı orta direkler. Güleceğim tutuyor bu yüzden. Burda, Talaviyak’da Bir buz kümbetine çarptım devrildim diye…
Girdi Sırtında eski bir ceket vardı Bir yerlerden sızmıştı sanki, gün ışığı gibiydi Sarışındı Önce bir süre kapının önünde durdu…
Ey artık ağzı ve saçları Uzun bir karanlığı ağartan boyna Maviden aşka boyayıp silahları Bilenip bir başkaldırmaya Korkak ve umutsuz…
Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil Hani erenler geldi…
herkes geçkin bir kışı yaşıyor istanbul’da türkiye’de geçkin bir kış nedir meselâ hüzün bile pahalı karlar bile bulgursu yüreğin tam…
Bir kara parçası sanır insan Düştü mü başı derde Kendini açık denizlerde. Şimdi bir kıyı bile değil Bir ufuk çizgisi…
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken Sıcak ve dost şeyler düşünür insan Tanıdık bir yatak bekler sizi Bir çocuk yüzü…
Dün gece lambaların kör ışığı içinde -Herkes ömründe bir kez olsun o yoldan geçer- Bir sokağa düştüm ki her köşede…
I Bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru, bu kadar yalın Bu kadar el değmemiş Sıradan bir gerçeği daha…
Kullanmam ucuz özgürlüğü sana sığınırım Azarladığım bir dünyayı suya bırakıp Günlük dövüşü en uygun yerinde keserek Ve kan biraz daha…
Ey sökülmüş cep! ey ıslak yorgan! Ey bulduğu her bahaneyle çıngar çıkaran! Yardım et! Yardım et! Bana ilah mahvedecek bir…
Yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde…
(Ne de olsa sevda başka şeydir.) Olgun yaz başağı, güz ayvası… Bir ölümsüz lezzet her ısırışta Ömrün en güzel meyvası…..
Vapur gürültüsüz ayrılır limandan Cümle hatıralar beraberimdedir. Feriköy’de bir tramvay durağı, Bir kış günü pastacıda, unutulmaz Bir sandal gezintisi ki;…
بِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبيَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? Mahşerde…
Analardır adam eden adamı aydınlıklardır önümüzde gider. Sizi de bir ana doğurmadı mı? Analara kıymayın efendiler. …
…
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu tirende üçüncü mevki şosede yayan büyük insanlık. Büyük insanlık sekizinde işe gider…
Anarak buruşuk memelerini bezgin günlerin geçiyordum hüznün arkalarından döşümde şehrin ahengini bozan ay resimleri ve geceyi korkutarak durduran tasarımlar. Geçtim…
Anımsayabildiğim kadarıyla, eskiden, bir şölendi yaşantım açtığı tüm çiçeklerin, tüm şarapların aktığı. Bir akşam Güzelliği dizlerime oturttum. –…
Ben İsmet Özel, şair, kırk yaşında. Her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar ben yaşarken koptu tufan ben yaşarken…
I* Bir şeyler çiziyorum buğulu cama – ben – Cemal’in ıslak sesi Kayıp gidiyor buğulu camda – Bir sabah yağmurunun…
Her sahile bir müjde götürmek emeliyle, Yaptıkdı beyaz bir gemi ilhamın eliyle; Hisler gibi açtıktı hayâl ufkuna yelken. Her mevsimimiz…
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz Gökyüzünün o meşhur maviliğinde Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde Alıp…
Çınarı yıkmak için baltayı köküne vururlar evi yıkmak için sokarlar kundağı temele. Kartal uçmaz olur kanadı kırılınca. düşünebilir miyiz başımız…
I Biz kadınız, bilmeden seviyoruz bu kedileri Seviyoruz, bir sevilme içgüdüsüyle Bu bizim yüzümüzde ufacık çizgiler oluyor —acaba! Evet, çok…
Bir kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın Urban içinde üşüyüp üşüyüp kaldığımızın Bir kalır yanık yağlar kokusu şehirlerde Uzun nehirlere binip…
Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka sonuçları bir bir gözden geçiriyorum pulluklarla devrilen toprağın ıslaklığındaki can madenlerin buharından elde edilen büyü…
Neden öldüğümü anlamayacaklar, çünkü güneşler doğar çarşılar üzerine, Getirip develerini yıkmışlar, gümüş çadırlarını kurmuşlar, zencefil satıyorlar hatta, Ateş yakıyorlar geceleri,…
Heykelci P.J. David için Her sabah, yeşil dallar içer içmez çiğleri, açılırdı miskinler tekkesinin kapısı zıvanalar üzerinde, ve cüzamlılar, tıpkı…
“Bir dünya istiyorsun, dedi Diotima. Bu yüzden her şeye sahipsin ve hiçbir şeyin yok.” Hölderlin, Hyperion Evet, cama Bir kaçış…
Bulutu kestiler bulut üç parça Kanım yere aktı bulut üç parça İki gemiciynen Van Gogh’dan aşırılmış Bir kadının yüzü ha…
“Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç” Vazgeçemediğim, 1945 Mesut…
Dalgın dalgın seyreyledim âlemi Renkler ne çiçekler ne koku ne Bir arama yaptım kendi kafamı Görünen ne gösteren ne görgü…
Nedir bu geceyle gelen birsam? Duyuyorum serzenişlerini. Karanlıkta ağzının yerini Arıyor deli gibi hâfızam. “Yanıyor unutulmuş buhurdan Yine gecenin içinde…
Uç benim boynumun soytarısı kirle her cemreyi bana doğru olan unuttum güçbela soluyan perdeleri dudaklarımı ısırdıkça kabaran akşam unuttum onu…
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri İçin felsefe yapıyorlardı, çünkü Ekmeklerini köleler veriyordu onlara; Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için Felsefe yapmıyorlardı,…
Hayatsız kalmıştım. Birden Dürin Chopin’in yedi numaralı valsiyle balkonda belirdi cildi çürüyen İstanbul’un üstünden korkulu göz sonbahar üssüne çöktü. Süsünden…
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor, Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, Ormanların en kuytusunu sende…
Oradaydık hepimiz, müheyyâ bekliyorduk salaştı mukadderat, bozulmuş bir nişandı gebe rüzgâr, ihanete uğramış deniz, kerrat cetveli dünyaya sokunmuştuk, dünya hamdı…
Ne sigaralarda tat kaldı Ne gönlümü avutur tazeler, Önümde açık duran tek umut Kapısı daraldıkça daraldı. Her gece gökte bir…
Do not go gentle into that good night, Old age should burn and rave at close of day; Rage, rage…
Şivekâr buldu Kendi arayışında bir karşılık bulunduğunu. Ya Yusuf? Peki, Hüsnü Yusuf bulunmak istiyor muydu? Harikulade bir bahçede Cinlerin arasında…
Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gıcırdamasın Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın Sabahlara kadar oturup konuşalım Kimse…
Dün sabaha karşı, kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı, Onu vurmaya gittim, kendimle…
Hasretimin yıllardan beri bel bağladığı… İşte odur düşüncelerimin başucunda. O, göğsünün taşkın hareketi avucunda, Gözlerinde rüyaların gülüp ağladığı. Kendi bahçesidir…
bu eser epilog‘un terk etmiş. almış başını çok uzaklara gitmiş. neden? Duvar, Mehmet Semih Öztekin – Şiir Kaynak: Elek Dergisi 1. Sayı,…
söyleşir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüşürdük pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının…
Ufkunda mavi bulutların uçuştuğu dağ, Büyülü göklerinde sesler duyduğum Aden, Avucumda dört kollu nehrin verdiği maden, Üstümde yemişleri alnıma değen…
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş; Eşini gâib eyleyen bir kuş …
1 Köpürerek koşuyordu atlarımız Durgun denize doğru. 2 Bu uçuş, güvercindeki, Özgürlük sevinci mi ne! 3 Öpüşmek yasaktı, bilir misiniz,…
Bütün taşlar gibi vakarlı, hapiste söylenen bütün türküler gibi kederli, bütün yük hayvanları gibi battal, ağır ve aç çocukların dargın…
Bir şehrin urgan satılan çarşıları kenevir kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa yağmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmıyorsa o şehirden öcalmanın…
Bu yekpare akış, durgun, derinden… Her aynada yalnız kendi görünen Bu yüz ve şifasız hüznü eşyanın Kendi cevherinde mahpus bir ânın…
İşte bu ellerimle yalnızım bu inanmazsan bak Bu saçlarımla bu iyi giyimlerimle paralarımla Sen varsın ya sen çoğu kez yetmiyorsun…
Demirden sağnaklar altında uyur sevdiğim göğsünde hazin ayak izleri eski Şubatların onu yaralar kıpırdatıyor ve o sertelmektedir yaralardan kasıklarına boşalmaktadır…
Uyandım bu sabah da ve yürüdü üstüme doğru karmakarışık: duvar, battaniye, cam ve plastik ve tahta ve tavana vuran kararmış…
Fevkalâde memnunum dünyaya geldiğime, toprağını, aydınlığını, kavgasını ve ekmeğini seviyorum. Kutrunun ölçüsünü santimine kadar bilmeme rağmen ve meçhulüm değilken güneşin…
Hava poyrazladı yağmur yağacak Yanıp yanıp sönüyor ışıklandırılmış gözlerin Yukarda Küle gömülmüş bir elma gibi gökyüzü Patladı patlayacak Olanca hışmıyla…
The Frost performs its secret ministry, Unhelped by any wind. The owlet’s cry Came loud–and hark, again ! loud as…
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz Çok da mağrûr olma kim mey-hâne-i…
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta Şakıyarak dönüyor gökte gece…
Yarı yüzüm gölge, yarı yüzüm ışık Ansızın koptu aradaki bağ. Yasak bölgelere girdiğimdendi Birdenbire duruşum. Ben buradan giderim, çok geç…
Gece vakti kimdir kapıyı çalıp gelen Yitirdiğim bir mutluluk mu Habercisi mi gelecekteki bir mutluluğun Gece vakti kimdir kapıyı çalıp…
Bir köşeye büzülüp Böyle susmazdım ama Kapılardan süzülüp Gece doldu odama. Bir yağmur ince ince Çarpıyor şimdi cama Hasret kaldım…
Günlerimize o ilkel sesleri karışır ya gemileri annelerinden çok seven çocukların bir adam gelir ya devinen bir sancıdır artık gelir…
Hırlıyım, böylece büyüyor baldırlarım ve boynumun öpülen yeri iri bir kuş kendini ağartıyor koltukaltlarımda geceyi hor görüyorum, böylece gecenin bütün…
Külden bir ağzım vardı mermilerden önce çanların saçlarıma değdiği yerde ulurdu Mori, bakırcı çarşısı, incitepe ağzımın üniformasına sokulurdu. Bir çocuğun…
Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi Hele bana şöyle geldi şol göz yumup açmış gibi İşbu söze…
Salâ verilirken kalktık kahveden, Cumaydı, yılın en beklemiş günü, Yemeni gibi üstünde tabutun, Gölge veren ağaçsız bir gökyüzü. Kızın babası…
Bu gemi ne zamandır burada Çoktan boşaltmış yükünü Gece de olmuş, rıhtım da bomboş Mavi bir suyun düşünü uyutur bir…
Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe…
Zamanlar iyi kötü yaşanır gider, Sanma bu yol sonsuza uzanır gider. Anahtar açmaz olur bir gün kilidi, Ne kalmışsa içinde…
Mektup alırsın, her taraf gül gülistan! Derken cenaze geçer, her taraf zindan! Mümkün olsa da insan her zaman gülse; Olmasa…
Ne zaman yağmur yağsa sokaklara Bir kadın kollarımda uyurdu geceleri Sonra en güzel yerinde macerasının Bir rüzgâr saçlarını dağıtırdı sabaha…
Sen sık sık gülen gülerken de Sevecen bir Akdeniz çizgisini Sol yanına ağzının İliştiren çocuk özenle Yabana mı atıyorum yani…
Göklerde eriyip gitmek isterdim, Yaşamın ışıklı ve dingin olduğu, Sürekli ve huzur veren bir esriklikte, Beyaz bulutlarda gezintilerin mutluluk verdiği —…
susarım sancıyla sinemden sökülür sebepli sebepsiz sesim endamında ergensi eczadan mümkün mü olsun enkazım beleş olmasa oyun içre oyun olmasa…
Evet evet Doğrusu bilmiyorum Dalıp dalıp gidiyorum böyle Dalıp gidiyorum gidiyorum ve dalgınlığımda bir kent Bir duvar, bir de sen,…
Hadi gülümse bulutlar gitsin İşçiler iyi çalışsın, gülümse Yoksa ben nasıl yenilenirim Belki şehre bir film gelir Bir güzel orman…
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır? Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin…
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı sımsıcak konuşurdun…
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır; Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki…
Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu……
Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı Garâzım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı Ney-i bezm-i gamem ey mâh ne bulsan yele…
Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard – arda kaç zemheri, Kurt…
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum Şehre inerim bir sinema yağmura çalar Otomobil icad olunur Zarifoğlu ölür Dünyadaki…
”Pöh! kıskanç yazgımıza inat, ben ve siz Birlikte ölelim, ister misiniz? -Doğrusu az rastlanan bir öneri. -Az rastlanan iyidir, Öykülerde…
Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı. Ne varsa uçurumlar eşiğinde, hüzünlerle yalpalayan ne varsa gözlerimin önünde ve hayat gül kokulu…
Kadın ve adam oturuyorlardı Uzakta beyaz dağlar vardı Gara girmek üzereydi Barselona – Madrid treni Kadın üzgündü, üzgündü, üzgündü Adam…
Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden…
Senin dudakların pembe Ellerin beyaz, Al tut ellerimi bebek Tut biraz! Benim doğduğum köylerde Ceviz ağaçları yoktu, Ben bu yüzden…
“To every man upon this earth Death cometh soon or late. And how can a man die better Than facing…
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin. Yorulmuşsundur; nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını, ne gül suyum, ne gümüş leğenim var. Susamışsındır;…
Av bitti, titreyen borular Akşamı kovalıyor köpeklerle İkimiz içinse yarına kadar Topal Hephaistos’la nar ateşte Dövülecek üzünç namluları var. Kemikten…
I have a rendezvous with Death At some disputed barricade, When Spring comes back with rustling shade And apple-blossoms fill…
ibrâhîm içimdeki putları devir elindeki baltayla kırılan putların yerine yenilerini koyan kim güneş buzdan evimi yıktı koca buzlar düştü putların…
Ağzının bir kıvrımından cesaret bularak ter yürekte susayışlar yaratan yağmurlara açıldım kalmışsa tomurcuklar önünde sendeleyen çocuklar kalmışsa birkaç ısrar ölümle…
İçindeki sessiz parlaklık Elini kestiğin bir yerlerden görünür Sözgelimi bir tırnak kenarında Kalbini anlatırken kalbinde Bir şiir okurken şiirden sızan…
İçinden doğru sevdim seni Bakışlarından doğru sevdim de Ağzındaki ıslaklığın buğusundan Sesini yapan sözcüklerinden sevdim bir de Beni sevdiğin gibi…
If you can keep your head when all about you Are losing theirs and blaming it on you; If you…
Doğum çoğuldur, ölüm tekil Mumdandı aç tutkumun kanatları Uçuyordum sevinç içinde. Herkes işinde gücündeydi Yok olmuş damlar ki unuttum. Ve…
Silmeye çalışma yavrum lekeni gözyaşlarınla, çünkü bitektir leke taşır görkemli düşlere mahvolmaz renklerini dehşetin karanlık yol açıp kendine en yalın…
Tohumu, Anasının rahmine Bir ilkbahar gecesi düşmüş. Baharmış. Dışarda rüzgar. Dışarda dallarda, bulutlarda Toprakta delimsirek çırpınışlar. Bir yanda hışır hışır…
Ağır ceza reisi duruşmaya girerken safir bir göz yapışıyor kırmızı yakasına kırmızı yakaları var yargıç cübbelerinin Fransız ihtilâlinden kalma. Burslu…
You are going to ask: and where are the lilacs? and the poppy-petalled metaphysics? and the rain repeatedly spattering its…
Sen yoktun bir zaman var olan kötülerdi Azgın otlardı naçar toprağımda büyüyen Tutup ellerimden beni karanlıklara sürükleyen En kirli güzelliklerinde…
Var mıdır nalçaları sevincin gün tene değince kanatları uzar mı derin bir secde gibi rüzgâra aşılanmak dostları düşünmenin çarpıntısından mı…
Ama hayır, her zaman Bir kanat açmasıyla olanaksızın Uyanırsın, bir çığlıkla, Yer’den, ki yalnızca bir düştür. Sesin, ansızın, Bir sel…
Ben nice İstanbullu’lar gördüm sana gelinceye kadar Kirli paçavralara benzerdi insanları Dostluktan, vefadan yoksun. Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış Ve herbiri kendi…
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgâr esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmıyan…
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O…
bu eser epilog‘dan kaldırılmış. neden? Almanca aslından İngilizce’ye Çevirisi: The Interrogation of The Good / Bertolt Brecht İyi Adamın Sorgusu, Samet…
Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili benden savrulan parçalar kurusa da, izleri…
Benim bu dünyada bir yerim olmadı, Kuytu gövdemi saymazsak eğer. Gövdem ki varla yok arası, Hem varlığa, hem yokluğa değer….
Denizde bir bulutun öldürdüğü Japon balıkçısı genç bir adamdı. Dostlarından dinledim bu türküyü Pasifik’te sapsarı bir akşamdı. Balık tuttuk yiyen…
Bu vapuru kaçırırsam beni belki de cinnet basar belki kanser olurum bu yıl sınıfta kalırsam nöbette uyursam eğer kitaplarımı yakarlar…
Serin karanlığıma bir çingene düşerdi gökyüzünde birikirdi hazineleri kışın dağların dağlarda birikirdi gölgeleri ürkütülmüş gölgeler kapımda çoğaldıkça yüreğime o tedirgin…
Gök gürledi Canı sarsılmadı şimşek çakışından Ve yağışlar dilinden döküleni epritemedi Sert esen poyrazın dayattığı siliklik Ağustos sıcağı gerekçesiyle pelteleşme…
Kocaman kocaman gözleri vardı Kâinatın Sevince ağlayıp unutunca gülen Çok var ki ağlamadı gülmedi mevsimlerce Bu kadar rezil değildi yaşamak…
Bir şey kaldı gecelerden birinde Senden. Öncesinde bilinmemiş bir şey, Silinmez bir ses gibi giden.. Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde, Bir…
Boş dehlizlerinde ne ziya, ne ses… İnziva, korkudan kısık bir nefes Gibi dalga dalga ürperir, erir. Her şey bu bakımsız,…
Sarardın üzüntüden, üç gün ağladın baktım gözlerine sıçramış halkın gözleri incesin bardakta bir karanfile benzemiyor inceliğin serçeler sekmiyor hayır, dudaklarında…
Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde ey kanıma çakıllar karıştıran isyan saçlarıma bin küsür yalnızlığı takıp girdiğim şehre insan varlığımızdan…
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. Aşklarım, inançlarım işgal altındadır tabutumun üstünde zar atıyorlar cebimdeki adreslerden umut kalmamıştır toprağa sokulduğum zaman…
Ben nerde bir çift göz gördümse Tuttum onu güzelce sana tamamladım Sen binlerce yaşıyasın diye yaptım bunu Bir bunun için…
Kaplar denizin yüzünü Unutulmuş uykularda Şimdi değişmiş kayıp Şimdi bir başka uzak. Kopmuşsanız yıllar yılı sürmüş bir yaşamadan Kapanmışsa o…
1 eflâtun gözlerin olduğunu bilmiyordum geceyarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun ellerini önünden geçtiğim halde beni tanımadın ben değiştim biliyorum…
Dünyanın en uzun hüznü yağıyor, Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üzerine. Kar yağıyor ve sen gidiyorsun, Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi O…
I Atımla yola çıkıyoruz seherde Sabah, büyük bir kuş uyanıyor, Ağırlaşmış ay gibi susuyorum, Yaşı bilinmeyen yağmur önümde, Bin yıl…
Tekmil ufuklar kışladı Dört yön, on altı rüzgar Ve yedi iklim beş kıta Kar altındadır. Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar Ray,…
Benim adım insanların hizasına yazılmıştır. Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu. Keşke yağmuru çağıracak kadar güzel olmasaydım ölüm…
Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık…
Ne gümüş bir çocukluk ölümün mavi cinleri uykusunda bıraktığı saçlarındaki yangın o balçıkla beslenen saçlarındaki yangın ona doğru uzanınca akşamın…
Herkes odasında istiyordu dünyayı Ben sustum ufuklara bakan bir sesle Ne akşamdı söylenenler ne sabah. Eşiklerde bir zamandı Ve ben,…
Bir köhne kadit parçası, bir çehre-i menhus, zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi. Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus efkârı sakimane ile âleme…
İlim diye bağlansa boynun Secdeye gecikir alnın Konuşan dilin uzar Yalan olur gıybet yürür Elde asa giydi çarık De hangi…
Bütün aşkların kitabı elinde Sevilmemiş yinlerin balosuna gitti. Öylesine kalabalıktı ki, Sevdiğini anlamadı. Bütün kapıların anahtari elinde Öpülmemiş dudakların balosuna…
Hava kurşun gibi ağır!! Bağır bağır bağır …
Sokaktaki adamların gözlerinde yitik Nasıl oluyor bir türlü anlamıyorum Arada bir barış arada bir gökyüzü Her şeyin güzeli aşkla beraber…
kimi sevsem sensin / hayret sevgin hepsini nasıl değiştiriyor gözleri maviyken yaprak yeşili senin sesinle konuşuyor elbet yarım bakışları o…
zamanı yıllarla tartanlar yanılırlar hiçbir şey tartılmaz başka bir şeyle hatta çoğu zaman kendiyle bile yaşanır, içini tohuma bırakır geçer…
“Kış geldi” kar yağdı, Her yere soğuk saldı. İki taraf olsak, Kar topu oynasak. Yaz gitti, güz gitti, Yine geldi…
Nazlan Sitem et Kırıl bana Beni geç vakit Tek başıma suya yolla bahçede yüzünü öteye çevir Güle hayret ediyormuş gibi…
yine de kötü bir kış geçirmedik sanıyorum altın düştü örneğin karlar beyaz yağdı, direndi uzun zaman geleceğin sevgisi bir aklık…
I Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hattâ çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı…
Gönül gölgesi koyucak kandil yakılası değil Kandil gözeltir gölgeyi gözle bakılası değil Gönül gözü görür olsa kim kalırdı karanguda Ziya…
geç zaman bir ırmak kadar uzaktan geldim parmaklarımın bir bir kırıldığı uzun bir dokunuştan. o erguvana adadım ellerimi uçurum kıyısına…
Göğ gözüm, kuş beynim ve kavgadaki toyluğum Galyalı atalarımdan kaldı bana. Onlarınki kadar barbarca buluyorum kılığımı. Ama saçlarımı yağlamıyorum….
1. Senin çağıltın evlâdım sen denizi düşününce uğuldayan sokaklar açık renk bir elbiseye yakışan alnın sabah şehre henüz kamyonlar girerken…
Köylüleri niçin öldürmeliyiz? Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır Değişen bir dünyaya karşı Kerpiç duvarlar gibi katı Çakır dikenleri gibi susuz…
Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum…
Eskişehirli bir tüccar tanırdım, bıyıkları Gereksiz konuşan bir adamın sakarlığında Enfiye çekerdi, bahçesindeki gülleri anlatırdı Çocuksu yüzler bırakırdı bir takım…
Kuş damdan düşünce sarışın bir yürüyüşüdür artık ölümün bir yağmurdur açılan kuraklığa bir yağmurdur kulübesi nisandan ve onun ayaklarına dolanan…
Kusursuz çocuk elin asıl çubukta çember Çabucak terle çocuk nasılsa o an döner Çarpmadan gün bir güne coşkun akarken zaman…
Les spectres évitaient la route où j’ai passé Mais la brume de champs trahissait leur haleine La nuit se fit…
Sous le pont Mirabeau coule la Seine Et nos amours Faut-il qu’il m’en souvienne La joie venait toujours après la…
Çağın en karmaşık yerinde durduk biri bizi yazsın, kendimiz değilse kim yazacak sustukça köreldi kaba günü yonttuğumuz ince bıçak nerde…
Güçlü fırtınalarda direkleri kırılmış Gemiler bize sığınır, bulduk sanırız. Görmezler. Varsa yoksa uzaklar, Onarırız. Giderler, kalırız. Sonra gecelerde. Bu son…
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en…
Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı. Şimdi buradaydı, gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben…
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok…
Susmanın su kenarındayız bugün Ne kadar sevgiyle konuşsak -konuşuyoruz da- Korkuyoruz gözgöze gelince Hilmi Bey Korkuyoruz Sanki gözler rakiptir de…
Adam yaşama sevinci içinde Masaya anahtarlarını koydu Bakır kaseye çiçekleri koydu Sütünü yumurtasını koydu Pencereden gelen ışığı koydu Bisiklet sesini…
Bu çağı göğsüne sapladılar Tutup gözlere kör aynanın şavkını Kabzasından evirip yok’ladın dilinle Hiç mi hiç adını tazim ile anmadın…
West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin! Uzun yola çıkmaya hüküm giydim. Beyazların yöresinde nasibim kalmadı yerlilerin topraklarına karşı suç işledim…
Bakıyorsunuz kuşlar Hazır Sokak lambaları yanık unutulmuş Bir kadıköy vapuru hınca hınç insan Çok geçmeyecek Martılar beyhude turlar atacak Kıyılar…
O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, …
Hayaletler kırlara kaçıyordu yolumdan Ama sisten onların belliydi soluduğu Kalktı ova üstünden gecenin koyuluğu La Bassee surlarından ayrıldığımız zaman Bir…
I Maziyi yâda daldığım zaman, Renkler belirir tâ uzaklardan: Mavi, kırmızı, beyaz ve siyah; -Her renk ayrı bir hâtıradır ah!-…
Ağlamadan dillerim dolaşmadan yumruğum çözülmeden gecenin karşısında şafaktan utanmayıp utandırmadan aşkı üzerime yüreğimden başka muska takmadan konuşmak istiyorum. Şehre neden…
Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer…
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum. adlı bir cengaver olarak telefon ediyorum. hakiki cinayetler işleniyor görüyorum. isa görüyor, şeyhim görüyor,…
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabi Farisi bilmem dile minnet eylemem Sırat-i Müstakim üzre gözetirim Rahimi İblisin talim…
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından Ve şu bizim…
önemli gizli boyutlarıyla yeryüzündeki yaşantımız ne kadar azdır yaşadığımızdan yaşadığımızı sandığımız söylediklerimizle değil söylemediklerimizle varız o gün ki ölümün perdesine…
1 dinlerdim telâşlı kanûnlardan sarışın türkçeyi nasıl da sevdim ne iştir bilmeden sevmeyi ürkek bir çilenti usulca yoklardı bahçeyi nerde…
Ben işte Ali Kemal burada oturmuşum Yukarıdan tarrakeli bir şölen diliyorum Bir şarkı, bir ilahi, bir kristal çalgı ki Ve…
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak büklümlerinin içten ve dışardan sarmaladığı günlerde bir…
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri kentleri ve kasabaları ve köyleri çevirdik…
1. Bütün renklerimi siliyor dışardaki yağmur derin bir bıçak izi olduğum için artık beyaz bir yumruk gibi kaldım diye hayatın…
Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar Falları grafiklerde bakılanlar siz de işitin.. Külden martı doğuran odalıklar Ve kahyalar Kara pıhtılarıyla…
şehir beni bekleme, hem herkesten tazesin! hep sokakta soluyor her şeyi ben eden sır seni aklamaz hür bir elin ayası…
Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göre- …
ben parayım beş liralık bir banknot gibi sürekli el değiştirdim. bir gece dışarı çıktım ve bir lamba satın aldım. içinden…
Bendim benim gölgelerimdi yaklaşan dağlara ayaklarını satan ve bakır kazanlardan taşarken roma yorgun bir karanlığa ileten kendini o acı çığlıkları…
bir beyaz zambağın çıplak olmadığı kırlarda sabah uğursuz bir nehir gibi kara ve uğunur her nehir gibi tenhalığıyla. orada uğultular,…
Geliyor sandığım gidiyor çıktı, Başlıyor umduğum bitiyor çıktı, Üstüne-üstüne gittim, ne gidiş, Altına-altına iniyor çıktı. Uyu büyü dendi, düşüme gittim,…
İniyorum kulelerinden katil iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte…
Ah! şu çocukluk yaşantım, her türlü havada, hayal aleminde yüzercesine sade, en kayıtsız dilenciden daha kayıtsız, yertsiz yurtsuz, eşsiz…
Bulutları kovan hırçınım benim, büyücüm doğrudur gebe kaldığım coşkun bir akarsudan bir bıçak alnıma çizer o homurtuyu ağırdan altın haykırışlarla…
Dün bütün gün yağmurlardı, bugün yaprak Ben yaprak diyorum ya Bizim yıkık manastır yüreğimiz Ağrısı tutmuş bir tayfa, yalınayak Konuşmayı…
Gerçekte duymadığım sesler bitti Öğleye doğru bir gökgürültüsü yalnız Karıştırdı ortalığı bir süre Gök akıttı bir parça yağmurunu Ve deniz…
İsa Golgota’ya çıkarken tökezlemeden önce Önü sıra sendeleyip ayağı burkulan bendim Yâr idim dulda saydı beni açmak isteyen gonca Dert…
Üzgün bir çocuğun yalnızlığı Kadar saydam kalabilseydim Ömrüm derdim, ömrüm nasıl da Dolu geçmiştir ölebilirim artık Ölüm hiç de ürkünç…
Yaşamak istiyorum Yaşamak istiyorsun Yaşamak istiyor Böyle şiir olmaz, diyeceksin; biliyorum. Ama böyle dünya olur mu? Böyle barış olur mu?…
Sadece ikimize değil Bütün hayata üzgünüm Fotoğraflarda Bir gece hatırası Öylesine yalnızım ki Sanki yokum Eriyor eski ben Ve yeni…
Şarkılar değil de Hep kulaklar bitiyor, Onarmak zordur. Bir yürek üşümüş Kapamış kapılarını, Onarmak zordur. Bir şey yitirilmiş, Hiç eskimeyecektir,…
Onların, yani sizin hayatınıza Şarkılar girmiş, şarkısız edemiyorsunuz Şarkılar, yani barış yani gökyüzü Yani bazan burun buruna geldiğiniz köşebaşlarında Sonra…
I Denizin alçalışıyla otel bir düştü Binlerce kalıntı şehir değerinde Sularla kaçışan ölümler türküsü Sırdaş olan denizlerin diline Taşlaşmış hayat…
Oyuncaklardır günler dünya aydınlığında. İnce konuğum benim çiçeklerle, sularla gelen. Sen daha beyazsın bu sıktığım küçük yüzden ellerimin arasında her…
Gırtlağımda bir harf büyüyor buna dayanacağım dişlerim kamaşıyor yıldızlardan buna da. Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir. Artık yırtarak açtığımız zarflarda…
I Ben denizin kumları üzerinde durdum Bir heykel tadında olan ve bunu geçen Bir şekilde denizin kumları üzerinde durdum Durdum…
Çok güçlü olduğumuz zaman, gerileyen kim? alabildiğine neşeli, kimin umurunda gülünç olmak? Çok kötü olduğumuz zaman, ne yaparlardı bizimle? Süslenin,…
Rüzgar eser, yağmur yağar, tilkiler üşür; Bir odun parçası aydınlatır ocağı. Anne ateşin önünde perişan, Anne ateşin içinde hür… Rüzgar…
Bir bahara açık duran penceresinde Belki bir gün gelir geçmiş zamanı arar Diyerek bu portreyi çizdi sanatkâr, Bir oda içinin…
Köleler gördüm, karavaşlar hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan saçları taranılmaktan usanmışlar sinemalara saklanıyorlar kışın…
Bu adam sattı arkadaşını; sattı altın bir tepside arkadaşının kanlı, kesik başını… Bu adamın ayaklarında dolaşıyor …
resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim, resulullah yolda ebu bekir’i görse ‘es selamu aleyküm ya sıddık’ derdi, ben…
Her rind bu bezmin nedir encâmı bilir Dünyâmızı nâgâh zalâm örtebilir Bir bitmiyecek şevk verirken beste Bir tel kopar âhenk…
Alnına konsun bu öpücük! Ve senden ayrılırken şimdi, İtiraf etmeliyim ki; Haksız değildin Günlerimin bir rüya olduğunu farz ederken Ama…
Şimdi bir rüzgar geçti buradan Koştum ama yetişemedim, Nerelerde gezmiş tozmuş Öğrenemedim. Besbelli denizden çıkıp Kıyılar boyunca gitmiştir, Tuz kokusu,…
Bağrı çok savruk da olsa sabah günün en çıplak vaktidir günün en çıplak kuşları gezinir orda ve ilkin loş bir…
belki doğaldı büyü ve doğa içindi o an yaşadık tarih diye ve gelip çattık şimdi kendimize ve yalanımıza şiir diye…
Şahid-i şevk u safa etmez teveccüh bizlere, Yaver-i bahtı ezelde gırtlağından boğmuşuz. Safha-i mazi mülevves, hal bok, ati kenef Mader-i…
Vera Tulyakova’ya derin saygılarımla I Seher vaktı habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden…
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında Gözlerinde karanlığı dar…
gün ışığıyla yıkanmış küskün bir yıldız gibi akıp geçtin sessizliğimizin üstünden oyalanacak bir şey bile bırakmadın tozlanmış, dalgın bakışlarımıza ne…
Cebinde parası yok ama yoksul değil İleri görüşleri var okumuşluğu yok Canı hürriyeti çekmiş saray köftesi yiyor Koca bir konağın…
Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne…
artık şaşıyorum gözyaşına hiç unutamam çünkü pazarcıların haftanın her günü öteye beriye öteye beriye gözyaşı taşıdığını yukarlarda en uzaklarda bir…
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı sahici bir şeysen eğer söyle…
Başın çok yükseklerde eğil selvi boylu Eğil bir kez nasıl bir şeysin göreyim Nasıl liman çocukları zalim Nağra atarlar gecenin…
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız yaprakla yağmurun aşkı meselâ kim olsa serpilen coşturuyor bizi imreniyoruz başkalarının mahvına. Yağmur mahvoluyor çarparak kendini…
Kucakladım yaz şafağını. Sarayların önünde dal kımıldamıyordu henüz. Su ölüydü. Terk etmemişti gölgeler orman yolunu. Yürüdüm uyararak canlı…
seni yaşamadan ölmeyeceğim aşka özgü zakkum bahçelerinde gene acılara kalıyorum ben deniz ölesiye yakın ayaklarıma ey ülkemin pusatsız kahramanları erzurum…
Uçuyor, duran bir anın havasında Işıktan kuşları bir akşam seherinin; Gündüzün geceyle buluşan noktasına Yaklaşıyor musikisi eteklerinin. Ve sanki ufkuma…
İçim yine sevinçle dolup yanıyor; Sanki deniz olmuş, dalgalanıyor. Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden; Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden; Zafer,…
I Rahmet bekleyen insanların Rahmet yüklü bulut ol semasına. Yalnız sen boşalt nasibini Aç ve tok toprağa. II Yağmur ol,…
Senin karanlığına kanat vuran yarasalar başka bir göğe germişler kendilerini yürekli savaşçılar olmuşlar gemilerini yakmışlar ve silâhlarını bilerken kanlarına yansımış…
Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksın…
Artık demir almak günü gelmişse zamandan, Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;…
aylardan eylül’dü bahçenin ucundaki ceviz ağacına doğru yola koyuldum önce incir ağacına uğrayacak ve sonra kargaların düşürdüğü çürük cevizleri kırıp…
Sevda bir ateş buldu sende, eğilip öptü seni Artık kimse denizi bilmiyor. Dirseklerini masaya koyuşundan belli Gelip geçen bir günü…
All the world’s a stage, And all the men and women merely players, They have their exits and entrances, And…
yıl 62 Mart 28 Pırağ-Berlin tireninde pencerenin yanındayım akşam oluyor dumanlı ıslak ovaya akşamın yorgun bir…
Sevgileri yarınlara bıraktınız Çekingen, tutuk, saygılı. Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış…
Yüzüme bak ve yüzümü hırpala yüzümü değiştir, dağlı bir anlatım bırak sen her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat yaban, diri…
Alçak sesle uçuyor üzerimden saçları kına yakılmış bir kadının mihrâbı bu gövermiş güz günleri çıldırtır çileden ve kitaplardan çıkartır insanı…
Dudaklarından kalkarken boynun kurcalar beni bir yanımı kara çıbanlara saldılar, ıslak bir yanım hiç aymamıştır, gümeçlerde saklıdır ondan ki nefret…
Kuşlar yağmur yağdırır da Yağmur güneşi vururdu ya Ben sana gelirdim Sevincin yarısı ağzımda Zambağa birikir sabahlar Ovalar atlara binerdi…
Bir adam bir kadın var içimde iyice anladım Bana bunu sessizce anlatıyorlardı Bir yerde onların yönlerinden alımlı bir zarf katlanmıştı…
Kadın kendini gösterdi usulcana Çekingenlikle koşulu beyaz usulcana Gittiler gözleri aşka yaşamaya yangın Gidip gelenler oldu gitti geldiler. Kadın saçlarını…
Yok başka hiçbir umarın En granit kayanın en ortasında Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız Ya ölmektir kurtuluşun Ya da şiir tutunmak…
Yağmur çiseliyor, korkarak yavaş sesle bir ihanet konuşması gibi. Yağmur çiseliyor, beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın…
elinin arkasında güneş duruyordu aylardan kasımdı üşüyorduk ağacın biri bulvarda ölüyordu şehrin camları kaygısız gülüyordu her köşe başında öpüşüyorduk sisler…
Eskiler iz sürerdi. Biz muttasıl arıyoruz yeni insanlar. Arıyoruz âlemin iç yüzünden zihnimize Yansıyan bir tasarımla gerçeği. Şivekâr bizden biri…
sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor – bilinir ben yoğun içki severim ne kavurucu ne umursanmaz ne de bir şey…
Sokağa bir diyalog gibi çıkıyorum Umrunda değilim gecenin. Gece Yarınki gecedir ve tanrıdır Tanrının umrunda değilim. Kimileyin seviyorum. (Sevmek kuşların…
Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum Solgun bir gül oluyor dokununca. Ya büyük şehirlerin birinde Geziniyor kalabalık…
Hep yanıldı ve yenilgilere uğradı Ama atıldı yine de serüvenlere Vakti olmadı acıların hesabını tutmaya Durup beklemeye, geri dönmelere vakti…
Büyük aşklar yolculuklarla başlar Ve serüvenciler düşer bu yollara ancak Onlar ki dünyanın son umudu Soyları tükenen birer çılgındırlar Ama…
Ufkumda bulutlar kümelerken kara bahtım, Ben her gönül ufkunda doğan sabahtım. Devran herkese taslarla zehir sundu da birden Ben herkese…
Eskiden beri alışkınım pencerede Suyun ya da ormanın uğultusuna Çabucak uyudum böylece Yatıp kaldım onun uzun saçlarında O acılı geceden…
Tired with all these for restful death I cry, As to behold desert a beggar born, And needy nothing trimmed…
Acep şu yerde varm’ola Şöyle garip bencileyin Bağrı başlı gözü yaşlı Şöyle garip bencileyin Gezdim Rum ile Şam’ı Yukarı illeri…
Je suis comme le roi d’un pays pluvieux, Riche, mais impuissant, jeune et pourtant très vieux, Qui, de ses précepteurs…
I am like the king of a rainy land, Wealthy but powerless, both young and very old, Who contemns the…
Bir gün, bir uzun gün hep denize baktık Miller ve ağırlıklar bitti Gelip geçmeler bitti, gemilerin Beyaz ve kocaman gövdeleri…
Seçkin bir kimse değilim ismimin baş harfleri acz tutuyor Bağışlamanı dilerim Sana zorsa bırak yanayım Kolaysa esirgeme Hayat bir boş…
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte…
Bırakın ince kavak seslerini şehrin içinde paralar yaşlı kızların koynunda yatarken bırakın köprülerin üstüne yağmur ve basma perdelerden lânet bize….
Eğer, gece yarısı, duyulursa ansızın geçişi görünmeyen bir alayın eşsiz müziklerle ve seslerle — boyun eğen yazgına, başarısız girişimlerine ve…
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı, sonra Keyfine el koymayı kurmamı yasak etti. Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara;…
Görmek işitmek duymak düşünmek ve konuşmak koşmak alabildiğine başı dolu başı boş koş- -mak……
Kara yakındı önce, hem çok yakın, Elimi uzatsam tutardı. Yıldızsız teknemdi inip çıkan gece, Kurumuş gece, kum, kömür, arduvaz… Kara…
Terziler geldiler. Kırılmış büyük şeylere benzeyen şeylerle daha çok koyu renklere ve daha çok ilişkilere Bir kenti korkutan ve utandıran…
Sound, sound the clarion, fill the fife, Throughout the sensual world proclaim, One crowded hour of glorious life Is worth…
Step forward: we hear That you are a good man. You cannot be bought, but the lightning which strikes the…
1 If a man understands a poem, he shall have troubles. 2 If a man lives with a poem, he…
Tyger Tyger, burning bright, In the forests of the night; What immortal hand or eye, Could frame thy fearful symmetry?…
KORO Çünkü bir bir yıkılmakta açsanız radyoları Sokaklar, köpekler, tanrının bütün eşyaları. EPİSODE Biter elimizdeki şey, biter her şey Kalırız,…
KORO Ve umutlar sonsuzdur. Çünkü en büyük yaslar En büyük ölümlerden sonra tutulur. EPİSODE Gelirler bir geminin yolcular listesindeki adlarıyla…
EPİSODE Çünkü bu kahverengi akşam saatlerinde Her şeyi en soğuk ölçülere vuruyoruz Bir uzak han kavramına. Hanların Rahmindeki bir yolcuya,…
Je contemple mon feu. J’étouffe un bâillement. Le vent pleure. La pluie à ma vitre ruisselle. Un piano voisin joue une…
Çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra boyuna ateşler söndü dağlarda bir yıldız boyuna söndü durdu…
1. Capriccio Ölüm Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl…
I Ve bir gün sarsılarak canlansa hâtıralar Bir nâhoş ürpertiydi diyecek dudaklarım Bir hâyal rüzgârında savrulan yıllarımla Gözümde yeşerecek bir…
gözlerin gözlerime değince felâketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi…
İşler, atom reaktörleri, işler, yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken çöp kamyonları, ölüleri toplar kaldırımlardan, işsiz ölüleri, aç…
I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir…
Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı – berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri… Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde…
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden En uzun boynun bu senin dayanmıya ya da umudu kesmeye Lâleli’den dünyaya doğru…
Yangınlar, Kahpe fakları, Korku çığları Ve irin selleri, aç yırtıcılar, Suyu zehir bıçaklar ortasındasın. Bir cana, bir başa kalmışsın vay…
Soruyordun, İlkyaz işte Uyanıp bir bahçeyi dinliyoruz Tenhalık böyle. Dallar mı kırılmış, sarmaşıklar mı toz içinde Beklesem hemen gelecek olduğun…
Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır…
Elif Lâm Mim. Yirmi üç haziran dokuz yüz altmış yedi Bulanık atmosferin içinde gözlerim sımsıcak; Yeldeğirmeni’nden denize sarpa sararak inen…
Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik. Vatan İçin, Orhan Veli Kanık – Şiir Kaynak: Bütün Şiirleri, Orhan…
Silahlara veda Geceye rüyaya ve sana Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden Düzenlerin çıkmazına Çizdiğim resmin Saat kulesi ağlıyor Ağzım o çeşit…
Bir ağaç var içimde fidesini getirmişim güneşten. Salınır yaprakları ateş balıklar gibi. Yemişleri kuşlar gibi ötüşür. Yolcular füzelerden çoktan indi…
O silik aynalarda şaşırdığım pis yüzüm daha çok insanlara benzeyen ve onlara hırçın çalgılar ansıtan yüzüm. Uykularım upuzun bir geçmişi…
Ben geldim geleli açmadı gökler; Ya ben bulutları anlamıyorum. Ya bulutlar benden bir şeyler bekler. Hayat bir ölümdür, aşk bir…
Elimden tut yoksa düşeceğim yoksa bir bir yıldızlar düşecek eğer şairsem beni tanırsan yağmurdan korktuğumu bilirsen gözlerim aklına gelirse elimden…
Yirminci yüzyılı yaşadım Ertelenmiş bir yüzyıldı bu Yıkık bir sur yazgımızın uydusu Bekletir ömrü yürüyen ayla birlikte Bırakmaz günün adını…
Gençkızlıkla yarışan güvercin kanatları denize uygun adımlarla ilerler artık. Deniz aynı denizdir göz açtırmaz taylara, aynı denizdir lekeleri silinmez. Artık…
I Her şeyi süpürebilirsin; Sonbaharı süpüremezsin. Sen herşeyi süpürebilirsin; Sonbaharı süpüremezsin. Yalnızsa, Sürekli bir sonbaharı Süpürür hep.. Düşünemezsin II Yanar…
Yalnızlık bir tarihtir ikimiz Dururuz odalarda bir giysi gibi En kalın soluklarla çekiyor ipi Kimbilir kimlere kalmışlığımız Yalnızlık bir tarihtir…
Yüklenmiş kanadına uzak kırların ve gecelerin kar ürpertilerini taşıyıp gelmiş buraya dek hâlâ uğulduyor ürkek göğsünde dağ başlarının çelik fırtınaları…
Yaşamak bu yangın yerinde Her gün yeniden ölerek Zalimin elinde tutsak Cahile kurban olarak Yalanla kirli havada Güçlükle soluk alarak…
trenim öldü akşamdan kalma bir yabancıyım artık beni bu çağdan topla kalbim kimsenin beklediği devrim değilim, ne sevebildim yerimi ne…
…
I Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yâr üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle…
Sabah şairin üstüne saldırıyor yaşamaktan bir güneşle kaplanıyor onun kalbi onun kalbi topraktan sıyrılıyor aşk dahi sıyrılıyor topraktan gözlerini tanıyorsunuz:…
1 Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın …
I Yaşanmamış hatıralar bilirim Büyülü sonbahar akşamlarında Bulutlar üstünde, su kenarında Yalnız hayal edilen hatıralar İşte, en ürpertici nağmelerle Bizim…
Ağaçların daha bu bahçelerde Bütün yemişleri dalda sarkıyor; Umutların mola verdiği yerde Geceler bir nehir gibi akıyor. Baksan bir uzaklık…
Ben halka bakınca gümüş tırnaklı kısraklar sırça kirpikli gelinler huylanır. Ben halka bakınca terlenirim yaslanırım tarlaların gölgesine, tozuna kirlenir gülkurusu…
yazın bittiği her yerde söylenir söylenmeyen şeyler kalır geriye ve sonra hiçbir şey olmamış gibi ağır, usul bir hazırlık başlar…
Yazın bittiği her yerde söylenir. Böyle kırmızı kalkan görülmemiştir Ölüleri örten yapraklardan başka. Çünkü sahiden yaz bitmiştir, Göle bakmaktan usanır…
Oydu bir bakışta tanıdım onu Kuşlar bakımından uçarı Çocuk tutumuyla beklenmedik Uzatmış ay aydınlık karanlığıma Nerden uzatmışsa tenha boynunu Dünyanın…
I Bu insanlar dev midir Yatak görmemiş gövde midir Bir yara açar boyunlarında Kolkola…
Sızıyı gideren su. Suyun sızladığını kimseler bilmez. Yedinci Bap: Suyun Sızladığıdır, İsmet Özel – Şiir Kaynak: Bir Yusuf Masalı, İsmet…
I Denir ki bir tanrı aramıştır Kapalı sular üstünde Yırtıcı kuşun istemesi gibi Uzak avını Ve yinelenen bir bağırışla, Ki…
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir…
Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek…
Yeşil başlı gövel ördek Uçar gider göle karşı Eğricesin tel tel etmiş Döker gider, yâre karşı Telli turnam sökün gelir…
Kötü şey uzakta olmak Dostlarından, sevdiğin kadından Yasaklanmak bütün yaşantılara Seni tamamlayan, arındıran Kapatıldığın dört duvar arasında Sağlıklı, genç bir…
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin,…
Seni karanlıkta yatırıyorlar. Korkuyorsun geceden: Bakıp bakıp pencereden, Yatağına sokuluyorsun. Ben hep eski yerimdeyim, biliyorsun. Hava açık olduğu zamanlar Beni…
Kargaşa. Anılacak günlerim olmadı mı benim? Ayaklarımın korkusuzca çiçeklendiği, silâhıma yapışıp sabahın serinliğini beklediğim, kuzey gemileriyle sağır olduğum günler, sepet…
Ölüler beni serinliğe yakıştıramaz çünkü hiç kimse çıkmaz istemez bu mevsimden dışarı çünkü bitkinliklerini günden saklar ekinler ekinler çocukların rahat…
İnsan bir açmaza düşmeye görsün Başlamasın bir çöküntü yürekte Ölümdür o yerde düşündüğün Sevilmek de boştur artık sevmek de Gün…
Gecenin en uç yerinde bir kadın Örer saçını köpüklü mermere Parmakları ucundan tutar karanlığın Ve ömür uzanır bilinmez yere Saçlarından…
Biz, zaman kırıntıları, Zaman sinekleri, Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar Ve lüzumsuz görenler artık Bu aydınlıkta kendi gölgelerini! Sanki…
Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri gibi: Gişe çoktan kapalıdır. Yaklaşan bir sel felaketi karşısında kenti uyarmak isteyen…
Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmamış; Ama size kalacak. Olur a, Sultan Süleyman bilememiş işini; Ama siz bileceksiniz. Şöyle sizinle beraber…