Güneşin İkindisinde, Fırat Karabulut
“Onu görmeyeli ne kadar çok oldu.” düşüncesiyle uyandı. Zorla açabildi göz kapaklarını. Oda hâlâ karanlıktı. Zaten altı aydır gece gibiydi…
“Onu görmeyeli ne kadar çok oldu.” düşüncesiyle uyandı. Zorla açabildi göz kapaklarını. Oda hâlâ karanlıktı. Zaten altı aydır gece gibiydi…
Takvim pazarı gösteriyordu ve dünkü güneşli havadan eser yoktu. Bahar tüm şatafatıyla ağaçları donatırken rüzgâr, yağmuru da üzerine alarak yeni…
Ölüler beni serinliğe yakıştıramaz çünkü hiç kimse çıkmaz istemez bu mevsimden dışarı çünkü bitkinliklerini günden saklar ekinler ekinler çocukların rahat…
Sımsıcak konuşurdun konuşunca ırmak gibi rüzgar gibi konuşurdun yayla kokuşlu çiçekler açardı sanki çiğdemler güller mor menevşeler açardı sımsıcak konuşurdun…
Tutunamayanlar‘ın yazarı önsözlerle, bakış açıları ne olursa olsun “Hayatı ve Eserleri” türünden bönsözler üreten kalem efendileri ile inceden inceye alay…
geç zaman bir ırmak kadar uzaktan geldim parmaklarımın bir bir kırıldığı uzun bir dokunuştan. o erguvana adadım ellerimi uçurum kıyısına…
I Biliyorum, kolay değil yaşamak, Gönül verip türkü söylemek yâr üstüne; Yıldız ışığında dolaşıp geceleri, Gündüzleri gün ışığında ısınmak; Şöyle…
Gençkızlıkla yarışan güvercin kanatları denize uygun adımlarla ilerler artık. Deniz aynı denizdir göz açtırmaz taylara, aynı denizdir lekeleri silinmez. Artık…
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Önce hafiften bir rüzgâr esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmıyan…
Bırakın ince kavak seslerini şehrin içinde paralar yaşlı kızların koynunda yatarken bırakın köprülerin üstüne yağmur ve basma perdelerden lânet bize….