Acılar Denizi, Ümit Yaşar Oğuzcan
Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim…
Ben acılar denizinde boğulmuşum İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim…
Zamanlar iyi kötü yaşanır gider, Sanma bu yol sonsuza uzanır gider. Anahtar açmaz olur bir gün kilidi, Ne kalmışsa içinde…
Aramak… Ömür boyunca aramak… Yalnız seni aramak… Paslı teneke kutularda, küf kokan dolaplarda, çerçevelerde, tenhalarda, ağaç diplerinde, sonra vapurlarda, trenlerde…
Sen yoktun bir zaman var olan kötülerdi Azgın otlardı naçar toprağımda büyüyen Tutup ellerimden beni karanlıklara sürükleyen En kirli güzelliklerinde…
Ben nice İstanbullu’lar gördüm sana gelinceye kadar Kirli paçavralara benzerdi insanları Dostluktan, vefadan yoksun. Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış Ve herbiri kendi…
Korkuyorum. Ölmekten mi? Hayır, yokluktan. Ölmek nihayet birkaç dakikalık mesele. Yürümek, uyumak gibi basit bir şey. Ama yokluk; ölüm. Evet,…
“Duyarlarsa” diyorsun. Duysunlar ne çıkar? Seven insanın bir suçlu gibi ezik olması neden? Sevmek ve sevilmek hakkımızı kullanıyorsak bundan kime…
Ölmedim işte. Ölemedim. Demek ki yaşamam gerekliydi. Bir gizli kuvvet olmalı bizi yaşatan. Yaşamakla ölmek arasında ki maceramızı düzenleyen çaresizliğimizi…
En güzel beraberlik seninle olmak diyorum, nasıl en korkunç yalnızlık sensiz olmaksa… Biraz önce buradaydın, aradan geçen zaman henüz kokunu…
Bana çılgın diyorsun, seni sevdiğim için. Yanılıyorsun, sevmek çılgınlık değil. Sevmek insan tarafımızı bulmamızdır bence. Biraz da yaklaşmamızdır Tanrıya zaman…